13 Aralık 2015 Pazar

Merhaba


Merhaba arkadaşlar...
Uzun zamandır güncelleme yapamadım maalesef.. Ama her şey yolunda şükür ki :) 
Sürekli mailler alıyorum, çoğunu cevaplamıyorum çünkü ısrarla blogda cevapladığım sorular tekrar tekrar soruluyor, özellikle mektuplaşmakla ilgili olanlar... Mektuplaşmayla ilgili mail istemiyorum artık, anlayışlı olun lütfen. Zaten yazmıştım ama özetleyeyim; hediye paketlerimi PTT KARGO ile yolladım, GIDA MADDELERİ sorun yaratmadı, gitti. Mektuplarımı İNGİLİZCE yazdım, posta ADRESLERİMİ de. Kargo ÜCRETLERİ ağırlığa bağlı olarak 15-40 lira arası idi en son -iki sene önce- yolladığımda. Koreli arkadaş bulmanız için YARDIM edemem; hipenpal, interpals gibi sitelere üye olup Korelilere mesaj atın ve SABREDİN.
Bu konuya da açıklık getirdiğimize göre bana dönelim.. :) 
Ben 6 sene önce Kore dizileri izlemeye başlamamla sıkı bir Kore fanı olmuştum.. Yüzlerce dizi film izledim, k-pop dinledim, Koreli arkadaşlar edindim hediyeleştim. Ama insanın yaşı ilerledikçe bazı şeyler daha az heyecan vermeye başlıyor.. Şimdilerde fan bile sayılmam. Çok nadir k-pop dinleyip yılda bikaç dizi izliyorum. Koreye olan hayranlığım elbette bitmedi ama daha hoş bi seviyede. Ki böylesi daha güzel, daha az boş şeylerle vakit harcıyorum; ki sürekli k-drama ve k-pop fazlasıyla insanın zamanını çalıyor. Umarım sizler de benim gibi düşünüyorsunuzdur, hayat kısa; daha güzel şeylerle vakit geçirmek gerek; hiçbir şeyin dozunu kaçırmamak.. :)
Yeni yıl geldi çattı, 2016.. Heyecanla kar yağmasını ve dualarımın kabul olmasını bekliyorum. Umarım 2016da her şey gönlümüzce, daha güzel olur. :)
Ses verin; yorumlarınızı, isteklerinizi bekliyorum.. :)

8 Ekim 2014 Çarşamba

İtiraf


İtiraf ediyorum ki, şu mutluluk tabloları benim için tam bir kıskançlık kaynağı...
Siz hiç aşık oldunuz mu?













29 Ağustos 2014 Cuma

Üniversite Alısverisi, Valiz Hazırlıyoruz



Herkese merhabalar! :)
Umarım görüşmeyeli keyifleriniz yerindedir..
Bu aralar üniversite telaşına düştük, alışverişler, yer yurt bakmalar, bilmem neler..
Eskişehir'e gittim, gördüm, aşık oldum; bir de aparta kaydolup geldim. :D
Neyse lafı fazla da uzatmak istemiyorum, benim gibi üniversite yolcusu bir takipçimin isteği üzerine bir bavulda bulunması gerekenleri listeledim, hadi resimden beraber bakalım. :)



Kendim alışverişimde aldıklarımın yanlarına smile koydum, kaç kez alışverişe çıktım ama hala alacaklarımın hepsini alamadım. :)

Başlangıç olarak bir valiz lazım.
Yurtta ya da apartta mı kalıyorsunuz bilmiyorum ama gerekiyorsa nevresim ya da uyku seti olmazsa olmaz.
Bornoz ve havlular; baş/el/ayak havluları almalısınız, renkli olması daha iyi olur.
İç çamaşırları; renkli alırsanız yıkamada kolaylık olur.
Pijama; Loya'da çok güzel pijamalar var.
Ev terliği; yurtta ya da kalacağınız yerde ihtiyacınız olacak.
Kurutma makinesi; benim için olmazsa olmaz, küçük boyutlarda olması sizin için avantaj olur.
Saç düzleştiricisi/maşa; olmazsa olmazım. :D
Makyaj Çantası; kullanacağınız kadar makyaj malzemelerinizi doldurun. Bunun yanı sıra şampuan, saç kremi, banyo süngeri/lif, sabun, el kremi, parfüm gibi her türlü bakım ürünlerinizi de yanınıza almayı sakın unutmayın.
Diş Fırçası ve Tarak; e lazım tabi.Eşofman; kalacağınız yerde giymeniz için gerekli.
Çorap; kısa, uzun, ince kalın, külotlu çorapları doldurun. :D
Elbise Askısı; dolapların içlerinde genelde askı bulunmadığından lazım.
Ayakkabı; yazlık kışlık bütün ayakkabılarımızı yanımızda götürmeyeceğiz de napcaz. :D
Takı/Toka; bir kutuya doldurun, götürmeyi unutmayın.
Kıyafetler; Eee valizimizi asıl dolduracak olanlar bunlar zaten. Bana kalırsa taşıyabileceğiniz kadarını götürün. Ne kadar çoğunu götürürseniz o kadar iyi..
Çanta; olmaz olmaz bir aksesuar daha..
Kitaplar; sevdiğiniz ve gerekli olan birkaçını yanında götürmekte fayda var.
Günlük; bu benim için çok önemli. Yeni bir şehir, yeni arkadaşlar, yeni maceralar.. Geçireceğim güzel günleri not almak istiyorum.. Bana kalırsa siz de yapın bunu. :)
Son olarak şarj aletlerinizi, kulaklıklarınızı ve kişisel malzemelerinizi unutmayın. :)
Unutmuşum; kupa/bardak, yastık da gerekli.

Sadece basit bir makyaj içinse; fondoten/bb krem, rimel, göz kalemi, dudak kremi kullanabilirsin sevgili takipçim.. :)

20 Temmuz 2014 Pazar

Imm, Pizza!

Merhabalar, nasılsınız? Umarım hepiniz iyisinizdir...
Ben de iyiyim çok şükür, evde oturarak geçiriyorum tatilimi; LYS yerleştirme sonuçlarını bekliyorum heyecanla...
Neyse, gelelim meselemize.. heehehe :D Ben yemek yapmayı da yemeyi de pek bi severim, yemek yapmak benim için bir hobi gibi. İnternetten bulduğum tarifleri deniyorum ve güzel sonuçlar alıyorum şükür. :D Pizzayı bir iki senedir canım çektikçe yaparım, annemin tarifi. Çoook lezzetli. :)
Ne kadar bloğum Kore üzerine kurulu olsa da, hobim olan yemeklere de yer veriyorum, umarım severek takip edip, sıkılmıyorsunuzdur. Az sonra size vereceğim tarifte mükemmel, denemelisiniz! ^^



 


Karışık Pizza(3-4 kişilik)
Hamuru için gerekli malzemeler

2 çay bardağı* ılık su
3/4 çay bardağı* sıvı yağ (1 ç.bardağından az eksik)
1 paket maya (10 gr)
Tuz
Aldığı kadar un





Üzeri için gerekli malzemeler
Salça ya da ketçap
2-3 tane mantar
Biraz sucuk
1/2 adet sosis
İstediğiniz miktarda zeytin
Yarım domates
1 adet yeşil biber
Bol kaşar
İsteğe bağlı konserve mısır, salam, kırmızı biber vs.


Hadi pizzamızı yapalım, hamurunu yapmak gözünüzü korkutmasın; çok basit... ^^

Yapılışı
Hamur yoğurabileceğiniz büyüklükteki bir kaba ılık suyu koyun, üzerine mayayı ekleyin. Eğer yaş maya kullanacaksanız bir paketin yarısını, küçük paketteki instant maya kullanacaksanız bir paketi, büyük paketteki kuru mayalardan kullanacaksanız bir kaşık kuru mayayı suyun içine koyup karıştırıyoruz. Azıcıkta tuz serpip kabarmasını bekliyoruz bir iki dakika. Sonrasında sıvı yağı da koyup; un koymaya başlıyoruz. Biraz da tuz... Unu yavaş yavaş ekleyip karıştırıyoruz, yumuşak ele yapışmayan bir hamur olana dek ekleyip yoğuruyoruz. Hamurumuz oldu mu? Yumuşaksa, elinize de yapışmıyorsa evet oldu. Şimdi kabın üzerini örtüp sıcak bir ortamda kabarana dek 1 ya da 2 saat bekletiyoruz.

Hamurumuz kabarıp çoğaldığında tezgaha alalım, merdaneyle açalım. Orta ya da büyük boylu bir tepsi büyüklüğünde açalım. Bu sizin tepsinizin ölçüsüne ve ince isteyip istememenize bağlı tabi. :) Eğer normal kalınlıkta olsun derseniz orta boyda bir tepsi tercih edin. Eğer dikdörtgense tepsiniz, ona göre şekillendirebilirsiniz. Sonrasında açtığımız hamuru yağlanmış tepsinin üzerine yayıyoruz, hamurun kenarlını birazcık kıvırıyoruz. Bundan sonrası daha eğlenceli... ^^

İster hamurunuzun üzerine bolca ketçap sıkıp fırçayla sürün, ister bir kaşık salçayı sulandırıp hamurun üzerine sürün. Daha sonra üzerine azıcık rendelenmiş kaşar serpin ki malzemeleriniz pizzaya yapışsın. Sonrasında kalan malzemeleri istediğiniz şekilde doğrayıp, istediğiniz şekilde hamurunuza dizin. Yalnız üzerine kaşarı eklemeyin. ^^ Pizzanızı 180 derecede pişirin, piştikten sonra üzerine kaşarları ekleyip 1-2 dakika daha pişirip öyle fırından alın. Sonra çoook lezzetli olan pizzanızın tadını çıkarın! :)

Fotoğraftaki pizzaları ben yaptım, gerçekten nefis oldular! :D Babam mantar sevmediğinden 2. pizzamda bi tarafında mantar yok... Zevkimize göre döşüyorum üzerini. ^^
Siz de denerseniz tarifimi, yorum yapmayı ihmal etmeyin lütfen, ayrıca sizle paylaşmak istediğim bir sürü tarifim var, ister misiniz merak ediyorum. :D

*Çay bardağı demişken, herkes farklı bardaklar kullanıyor. Bazıları en minik bardaklarda çay içiyor, bazıları kulplu büyük bardaklarda. Çoğu yerde tarifler bu yüzden kafamı karıştırıyor. O yüzden ben size açıkça belirteyim, bu klasik bardağa göre (ortadaki) yapın pizzayı.. ^^

Görüşmek üzere, kendinize iyi bakın! :)


21 Haziran 2014 Cumartesi

Mektup Arkadaşım


Uzun zamanın ardından tekrar merhaba! :)
Kalbimin Kore Köşesi'ni sıkça güncelleyemiyorum, daha doğrusu pek zaman ayıramıyorum ama umarım yine de severek ve sabırla takip ediyorsunuzdur. ^^

Uzun zamandır sürekli mailler, yorumlar alıyorum. Nasıl arkadaş buluyorsun? Nasıl yolluyorsun? Güvenebilir miyiz? Nasıl üye olacağım? gibi gibi.. Tek tek cevap veremediğim için açıklayıcı bir yazı yazmaya karar verdim, lütfen güzelce okuyun; sonra yazdığım şeyleri tekrar sorduğunuzda cevap vermezsem alınmayın. ^^


Daha önce bir yazımda da bahsetmiştim aslında, o yüzden öncelikle Hipenpal adlı arkadaşlık sitesinden bahsedeyim. Hipenpal'de bolca Koreli, Japon olmakla beraber her ülkeden arkadaş bulabilirsiniz. Bolca Türk'e de rastlayacağınıza emin olun. Gayet güzel bir site, cevap almanız uzun sürmez sanırım. :) 



Öncelikle Hipenpal'e giriyoruz, sayfayı Türkçe olarak açıyoruz. (sağ üst köşeden)

Adım 1) Üye oluyoruz.

Adım 2) Profilimizi oluşturuyoruz. Az ve öz bilgi olmalı, mektup arkadaşlığı (snail mail) istediğinizden bahsedin. Tabi ki İngilizce olarak. ''Kore'ye aşığım, k-popa bayılırım, bla bla benim oppam.'' gibi Kore'ye olan sevdanızdan bahsetmeyin sakın ha. Bunun yerine ''Kore kültürüne ve müziklerine ilgi duyuyorum.'' gibi daha mütevazi sözler yazsanız çok güzel olur. Çünkü bazı Koreliler size ergen muamelesi yapacak, hayranlığınızı ciddiye almayacaktır. Bilmem anlatabildim mi... Profilinize fotoğraf da ekleyebilirsiniz.

Adım 3) Profilinizi kontrol edip, yanlışlıklar varsa düzeltiyoruz.

Adım 4) Üst menüden ''Arkadaş Ara'' ya tıklıyoruz. Gelen sayfamızda kriterlerimizi girip arıyoruz. :D İşte arkadaş adaylarımız...

Adım 5) Her hangi bir profile tıkladığımızda karşımıza bu fotoğraf geliyor. Profil bilgilerini okuyup, mesaj gönderiyoruz.

Adım 6) Artık benim işim buraya kadar.. Üye olduk, mesajlarımızı attık. Şimdi sıra sizde, mesaj gelene kadar sabırla bekleyeceksiniz. Üstte posta kutusu kısmına cevaplarınız gelecektir. Hadi bakalım, darısı başınıza. :)

***Koreli arkadaşınızla Korece bilmiyorsanız, elbette ki İngilizce konuşacaksınız. Nasıl anlaşıyorsun gibi bir soru sormayın lütfen...



Hipenpal gayet güzel, güvenilir bir site. Ancak çeşit çeşit insan var, mektup arkadaşlığı konusunda ben kötü niyetli biriyle karşılaşmadım; ama siz yine de dikkatli olun. Konuşmanın ilk gününden karar vermeyin, iyice tanıdıktan sonra hediyeleşmek daha mantıklı... Bir de mümkünse arkadaşınızdan ilk önce onun yollamasını rica edin. Anne babalarınız yollamanıza izin vermiyor ise, gizlice müsait bir arkadaşınız adına yollayın, size hediye yollayacağı zaman da bir tanıdığınızın adresini verin. :D Kötü örnek olmak istemem ama çok güzel bir şey mektup arkadaşlığı... Benim ailem izin verdiği için sorun olmuyor.Size baştan söyleyeyim; zevkli olduğu kadar masraflı.

En güvenilir kargo firması: PTT (küçük paket aracılığıyla)
Fiyat aralığı: 300-500 gram için 10-20 lira, 500-1000 gram için 20-35 lira
Adres bilgisi: Adresinizi ingilizce olarak verin,arkadaşınızdan ingilizce olarak isteyin.

Yazıda atladığım kısımları sorabilirsiniz, umarım bu yazı işinize yarar. :)
 Görüşmek üzere, Bol şanslar! 

6 Eylül 2013 Cuma

Kore Yemeği: Yumurta Rulosu (Geranmal-i)


 
(Tarif ve Fotoğraflar ''Lezzetli Kore Yemek '' bloğuna aittir.)

Ben yumurtayı pek sevmem, sık sık yemem. O yüzden kendim denemedim ama deneyen arkadaşlardan da bildiğim kadarıyla çok lezzetli bir Kore kahvaltısı. Sizle Koreli Lale ablanın tarifini paylaşacağım, tereddüt etmeden yapabilirsiniz. Yapanlar seviyor. ;)

Malzemelerimiz; 5 tane yumurta, 2-3 sap yeşil soğan, susam, tuz, kırmızı biber.

Yapılışı ise çok basit. Soğanları yıkadıktan sonra ince ince doğruyoruz. Sonra yumurtalarımızı bir kapa kırıp içine soğan ve baharatları da ekleyip bir güzel karıştırıyoruz. Ardından büyük bir tavaya bir yemek kaşığı kadar sıvı yağ koyup, ısınınca yumurtalı karışımı döküyoruz. Yumurta pişmeye başladığında bir kenarından hafifle kaldırarak rulo yapmaya başlıyoruz. Rulo yaptıktan sonra bir kaç dk. ruloyu ters düz çevirerek kızartıyoruz. Yumurtayı bir tabağa alıyoruz, soğuduktan sonra dilimleyip servis ediyoruz. Ama dikkat! Sıcakken kesmeyin, keserseniz dağılır. Aşağıdaki fotoğraftan da gayet net bir şekilde pişirmeyi anlayabilirsiniz. Afiyet olsun! ^^

               

Afiyet bal şeker olsun, umarım beğenirsiniz! 
Yaptıktan sonraki fikirlerinizi ve merak ettiğiniz tarifleri yorumlarda belirtirseniz sevirim. ^^
Kendinize iyi bakın! :)



2 Eylül 2013 Pazartesi

Kore Yemeği Deneyimleri: Japchae ~ Tteokbokki




Japchaeyi dizilerde gördükçe çok merak ediyordum, mektup arkadaşım makarnasını yollayınca hemencecik yapıverdim. Japchae'nin ana malzemesi makarna, tatlı patatesten yapılıyormuş. Görünümü şeffaf, tek başına yendiğinde tatsız tuzsuz bir makarna. Hangi Koreli arkadaşıma ''Japchae'yi merak ediyorum.'' desem '' yummu yummy, delicious!'' cevaplarını aldım, çok güzel bir yemek olduğunu söylediler. Sizce ben beğendim mi? :D Öncelikle nasıl yapıldığından bahsedeyim.


Japchae makarnasını haşlayıp süzüyoruz, üzerine kavrulmuş havuç, biber ve soğanları ekliyoruz. Son olarak da üzerine soya sosu döküp susamla süslüyoruz. Biz evde hiç soya sosu kullanmayız, bu yüzden soya sosu olmadığından ben koymadım, ki seveceğim bir sos olmadığına da eminim.  Sonuç olarak yukarıda gördüğünüz iştah açıcı manzara ortaya çıktı. Karıştırıp yediğimde ise tatsız tuzsuz bir makarna. Sanki böyle tuzsuz haşlanmış çubuk makarnayı öylece yiyormuşum gibi. Gören, duyan arkadaşlar soya sosu olmadığından lezzetsiz olmuştur dediler, evdeki diğer japchae makarnasını da soya sosu alınca yapıp deneyeceğim. Kötü değildi ama lezzetsizdi. Acaba yoğurt koysam biraz lezzetli olur mu diye düşündüm ve üzerine bir kase yoğurt boşalttım. :D Türk usülü Japchae güzel olur diye düşünsem de sonuç başlangıçtan farklı olmadı. Yine lezzetsizdi ve aç kaldım. Sonra cumburlop çöpe. :D Ben soya sosunun lezzet vereceğine kanaat getirmiş bulunuyorum, siz sakın soya sossuz denemeyin! :)





Bu da Tteokbokki'miz. Hazır kutusundaydı. Sadece tteokbokki hamurlarını suda haşlayıp üzerine içinden çıkan sosu döktüm.  Soslar filan tabakta baya bulaşmış, çirkin görünüyor ama daha düzgün bir fotoğraf olmadığından bu fotoğrafı koydum; kusura bakmayın. :D Sosu hem tatlı hem acı hem baharatlıydı. Ben ki asla tatlı ile tuzluyu bir arada yiyemem; bu yüzden bunu tatmak bile bana zor geldi. Kokusu o kadar ağırdı ki bütün odalara dağıldı. Hazır tteokbokki olduğundan Seoul sokaklarında satılan ev usülü tteokbokkilere benzemediğine eminim ama bu kadar kötü olmasını da beklememiştim. Bu yemek de dizilerde çok sık gördüğüm ve yemek için can attığım bir yemekti ama malesef her zaman ki gibi bunu da beğenmedim. Hamuru da mumsu, yapışkan, değişik bir hamurdu. İnternette yapılışını araştırdım; pirinç unundan yapılan hamur buharda pişirilip daha mumsu-yapışkan bir hale getirilip sonra bu şekil veriliyor ve sosuyla birlikle tekrar pişiriliyor filan. Merak edip denemek isterseniz evde de yapabilirsiniz yani. ^^

Kore yemeklerini yiyemiyorum, bu yüzden sanırım Kore'de uzun süreli kalamam. Yazım da her ne kadar '' Kore yemeklerini kötülüyormuş'' gibi görünsem de Kore yemeklerini tadıp merakımı giderdiğim için o kadar mutluyum ki. Beğenmemem zaten normal, tamamen farklı bir yemek kültürüne sahipler. Umarım bir gün çok seveceğim bir Kore yemeği olur. :D




Ne kadar yorumlarımı okusanız da canınız çekti değil mi?
Umarım en kısa zamanda sizler de denersiniz.
Hayırlı Günler! ^_^

1 Eylül 2013 Pazar

BB Krem Deneyimi


Sevgili arkadaşım Hyun-Ju'nun bana yolladığı The Saem- Ardentlady Moisture Cover BB krem tam anlamıyla mükemmel. Arkadaşıma ne kadar teşekkür etsem az. Arkadaşımla iki kez hediye yolladık birbirimize. Her seferinde de ona ''Türkiye'den ne istersin?'' diye sordum ve ona istediklerini yolladım. Tabi sağolsun o da bana sormuştu ve ben BB krem istediğimi söylemiştim, ne de olsa orda pahalı değildi. Gerçi ben yine de ona maddi açıdan zorlanmasın diye gerekli açıklamaları yaptım. Beni kırmadı ve yolladı.  Aslında bakarsanız arkadaşımdan Etude House BB krem filan yollamasını beklemiştim (:D) ama o The Saem'i tercih etmiş ve bu marka hakkında hatta BB kremler hakkında pek bir şey bilmediği için çok tereddüt etmiş.

Sonuç olarak iyi ki bunu yollamış diyorum. Esmer olmama rağmen bana rengi çok iyi uydu, bütün isteklerimi de karşılıyor. En bayıldığım özelliği aydınlatması. Sürdüğünüzde cildinizi bir ton açıyor, böyle tertemiz parlak ve pürüzsüz bir yüzünüz oluyor.  Güneş koruması ve kırışıklık karşıtı olması da cabası. Annemin cildi beyazdır, ama anneme de çok güzel uyuyor. Yani beyaz tenli ya da esmer olmak bu krem için fark etmiyor. Çünkü transparan, her tene uyuyor. Zaten bu BB kremin renk seçenekleri de yokmuş.

Fasulyenin faydalarına gelecek olursak efendim, ne yapın ne edin Kore malı bir BB krem edinin. :)

12 Nisan 2013 Cuma

Onigiri (Japon Yemeği)

Onigirilere merhaba deyin! ^^

Bugün Onigiri yaptım ve sizlerle tarifini paylaşmak istedim. :)
Onigiri türkçe adıyla pirinç topudur. İçine iç koyarak ya da sade olarak yapılır, yosun(kim) ile yenir.

Malzemeler:
1 su bardağı pirinç
Avuç içi kadar tavuk göğüsü (tavuğun herhangi bir parçası)
Mayonez
Yosun


Yapılışı:


Arkadaşlar öncelikle az bir yağda yıkanmış pirinçimizi biraz kavuruyoruz sonra 3 su bardağı su ekleyip suyu çekmesini bekliyoruz. Biraz tuz eklemeyi ihmal etmeyin.Yapış yapış, lapa olana kadar pişecek. Eğer piştiğinde hala diri ise ve yapışkan değilse biraz daha su ekliyoruz. Diğer bir yanda tavuğumuzu haşlıyoruz. Haşlanmış tavuğu küçük küçük diderek biraz tuz ve mayonez ile karıştırarak onigirimizin içini hazırlıyoruz. Daha sonra elimize küçük bir buzdolabı poşeti geçiriyoruz. (Çünkü pirinç sıcak olması ve hijyen açısından.) Elimize 1 cevizden daha büyük olacak miktarda pirinç alıyoruz, onu elimize yayıyoruz. Sonra ortasına içimizden koyup pirinci kapatıyoruz; içli köfte gibi. (bkz. üstteki fotoğraf) Güzelce yuvarladıktan ya da resimdeki gibi üçgen şekli verip tabağımıza alıyoruz. Kalan pirinçler içinde aynısını uyguluyoruz. Hemen hemen 3 kişiyi doyuracak kadar oluyor. Onigirinin içine tavuk yerine ton balığı koyulabilir ancak sevmiyorsanız koymayın. Son olarak üzerini, etrafını yosunlarla süsleyerek yiyebilirsiniz ama ben yosunla birlikte yiyemedim, yosunun kokusu çok ağır... 

Gelelim benim yaptığım Onigirilere... :D



Gördüğünüz üzere yosunumuz olmasına rağmen hiçbir şekilde yosunla süslemedik. Yosunun tadı gerçekten çok kötüydü...


Onigirinin yanına Kore noddle'ı yaptım. Onigirinin hemen üstünde yosunlarımız duruyor. Pirincimizin hepsinden onigiri yapmayıp yarısını da tavuklu pilav yaptık. :D İlahi biz, Türk milleti işte...  Aslına bakarsanız bir bardak pirinç biraz fazla oldu, tadımlık olsun diyorsanız yarım bardak pirinç ve yarım ölçü su kullanabilirsiniz. Onigirinin tadı gerçekten güzel, ama lapa ve yuvarlanmış pirinci görmek bir hoş ediyor insanın midesini. :D Denemelisiniz. ^^

9 Mart 2013 Cumartesi

Kore'den mektup var!

Uzun zamandır Kalbimin Kore Köşesi'ni güncellememişken ve mektubum gelmişken sizlerle sıcağı sıcağını Kore'li arkadaşlarımı ve Kore'den gelen mektuplarımı paylaşacağım. ^^




Kore'yi tanıyıp sevince doğal olarak Kore yemeklerini tatmak, Korece konuşmak, Korelilerle tanışmak istiyorsunuz. Ben Kore'yi henüz yeni tanımışken aynen bu şekilde Korelilerle tanışmak istedim.
Penpal yani kalem arkadaşlığı sitelerine üye oldum. Birçok Koreliye mail atıp, cevap aldım.
Ama iş bunla bitmiyor... İşin aslı şu ki Koreliler meraklı, konuşkan, sıcakkanlı değiller. '' Merhaba, ben Fehmiye. Yaşım şu, Türkiye'denim. Kore'yi şu şu nedenlerden çok seviyorum. Arkadaş olabilir miyiz? bla bla '' attığım her mesaja cevap olarak ''Memnun oldum, bunu duymak çok güzel. Arkadaş olalım. '' aldım. Ohh ne güzel, Koreli arkadaşım var. Hayır işte! Böyle olmadı. Ertesi gün '' Nasılsın?'' diye mesaj atıyorum, ''İyiyim sen? '' diye cevap alıyorum. Her gün bu tekrarlanıyor, her gün ilk mesajı ben atıyorum. Yani arkadaşlık tanışmak-selamlaşmaktan ibaret oluyor. Siz ne kadar yakınlaşmak için peşinden koşsanız da istediğiniz gibi olmuyor. Sırf muhabbet açmak için durmadan soru soruyorsunuz, kısa bir cevaptan sonra ortam sessizliğe bürünüyor. Velhasılkelam Korelilerle arkadaş olmak maalesef kolay değil... Şimdiye kadar 50'den fazla Koreli ile tanıştım, ama sadece 3-4 tanesiyle konuşmaya devam ediyorum, samimiyim.Tabi istisnalar mevcut.
Benim ilk Koreli mektup arkadaşım beni facebooktan eklemişti. Yeni tanıştığımız zamanlar da Türk ve Korelilerin mektuplaştığını ve benim de bunu çok istediğimi söylediğim de kendisi bana mektup arkadaşı olabileceğimiz söylemişti. Ahh ne büyük mutluluk, sanki sonunda tırmandığınız dağın zirvesine ulaşmak gibi...
İlk başta güvenememiştim, o yüzden o hediyeleri yolladıktan sonra hediyelerimi yollamıştım.



Bu ilk Koreli mektup arkadaşım Yeoung-Sin'den gelen paketim.
Okuldan döndüğüm bir gün halam paketin geldi müjdesini verdiğinde havalara uçmuştum. Nasıl bir mutluluktur, tarif edemiyorum. Bence herkesin tatması gereken bir duygu. Fotoğrafta mektuplarım ve ramen yok. Okuldan geldiğim ve meraktan öldüğüm için ramene saldırmıştım. :D Ama ne fiyasko!
Arkadaşım karidesli ramen yollamış, ama ben ölsem karides yiyemem. Ramenin içinden karides parçacıklarını ayıtladıktan sonra rameni pişirdim. Kapağını açtığım anda eve yayılan o kokuyu size tarif edemem. O kadar kötüydü ki 1 ay boyunca o koku burnumda kaldı. Fakat ilk ramen deneyimimdi ve bir daha nerden bulacağım korkusuyla bir lokma yemiştim. Tadı da kötü, ne çare. Neyse gelelim çaya! Çay da haşhaşlı tarçınlı bilmem neli, sevmedim; çok kötüydü. Bir paket çayı önüme gelen Kore fanına dağıttım. :D Sakız, cips ve kahve güzeldi. İlk çubuğum ... Resim ne kadar yarım yamalak olsa da tavşanlı kaşık-çubuk setim geldi. İzlediğim videolar sonucu öğrendim nasıl kullanacağımı. Yan tarafta da harita, yemek tanıtım kitapçığı, geleneksel renkli kağıtlar filan var. Yeoung-sin'e gerçekten minnettarım. ^^

Ben de ona koca bir paket yolladım. Biraz deneyimsizliğime denk geldi ama yine de güzeldi. Lokum, Türk kahvesi, nescafe, sakız, lolipop, çikolata, badem şekerleri, deodorant, oje, küpe vs. vs. Bir de bunları metal kutuya koymuştum. Yaklaşık 1,5 kg olmuş ve tam 40 liraya yolladım. Kargo olayı başlı başına sıkıntı zaten. 70-80 lira harcadım arkadaşıma, canı sağolsun. Okul arkadaşlarım insan tanımadığına o kadar para harcar mı diye bana kızıyorlardı. Ben yine de o hediye geldiğindeki mutluluğu parayla ölçemedim ve devam ettim. Ama sonraki hediyelerimde tedbirli davrandım; sütten dili yanan yoğurdu üflermiş. :D



Bu da sevgili arkadaşım Ju-Ye'den. ^^
Ju Ye ile gerçekten yakınız. İstisnalardan biridir kendisi, çoğunlukla ilk mesajı kendi atar bana. Beni hiç kırmaz. Bir keresinde ''Seoul'e gideceğim, ne istersin?'' demişti. Canım arkadaşım, nasıl da düşünceli. Bence şuana kadar ki en iyi arkadaşım. Yeoung-sin'i bile sollar. :D
Ben merak ediyorum diye dokbokki yollamıştı. Ama malesef dokbokki'de ramene döndü. Sevinçle yaptım, sonra çöpe döktüm. Yine ağır kokulu, acı ama şekerli, lezzetsiz ve bizim damak tadımıza uymuyanlardan. :(
Çayı gördünüz mü? O çayı ben Yeoung-Sin'inkinden farklı sanmıştım ama tatları aynı.

Ju-Ye'ye de hediyemi yolladım. Yine lokum, kahve, hazır çorba, çikolatalar, cips, çay vs. bir şeyler yolladım. Ağır olmasın diye çok uğraşsam da 800 gram filan tuttu, 28 liraya yolladım.




3. paketim...
Cumartesi günü tanıştığım bir Koreli, tanışmamızdan hemen sonra mektup arkadaşlığı istemişti. Kabul ettim. Aynı gün hemen adresimi istedi. Pazartesi de yolladı. Ne kadar hızlı. :D 
Küçük bir zarf içerisinde bisküvi, yine o malum çaylardan, kahve ve numune kozmetikler...
Bu arada o çay Kore'de her gün tüketilen, bizim siyah çay gibi bir çaymış. Küpe ve toka da vardı. 
Aslında bu paket benim için hayal kırıklığı. Azlık çokluk meselesi değil de mektubuna biraz bozuldum. A4 kağıdının yarısı kadar bir kağıda üç beş cümlelik bir şeyler yazılmış. Kendini tanıtıp yolladıklarını söylemiş. Bir kaç Korece kelimenin anlamı yazılmış, umarım sen de bana yollarsın dilekleriyle bitirilen bir mektup. Yani ne bileyim, ben mi fazla önemsiyorum samimiyeti... Bilmiyorum belki de konuşacak konu yoktu. 
Yine de teşekkürler... 

Ben de ona yarın bir gün yollarım. Hediyelerini hazırlamıştım. ^^ Lokum, çay, çikolata, kraker, cevizli sucuk vs. bir şeyler... Şimdiye kadar yolladığım paketleri merak ediyorsanız onları da bir ara paylaşırım.



Bu da sonuncu yani 4. gelen paketim. :) Mükemmel!!
İçinde The Saem BB krem, yüz maskeleri, telefon süsü, japçe ve atıştırmalıklar var. ^^ BB kremi denediğimde ayrıntılı bir yazı yazacağım. Japçe yani şeffaf spagettiyi yaptığımda da yapılışıyla birlikte ayrıntılı bir yazı yazarım. Bu paketi yollayan arkadaşımla uzun süre konuştuk. Daha sonra ne zaman hediyeleşelim diye sorduğumda ''Biz mektup arkadaşı değiliz ki. '' demişti. Sorun şu ki ilk o bana mesaj atıp ''Mektup arkadaşı olalım mı?'' dediğinde ben kabul etmiştim ama sonradan ters köşe yaptı. Sonra biz mektuplaşmayı bir kenara bırakıp sadece konuştuk. Bir gün yanlışlıkla beni başka bir mektup arkadaşı sanıp ''Hediyelerin hazır, adresini tekrar verir misin?'' dediğinde küçük bir şok geçirip ''Sen mektuplaşmak istemiyordun ki?'' deyince '' Sen Elizabeth değil misin?'' dediğinde olayın kokusu çıktı ortaya. Sonra ben olayı izah edince utanarak özür diledi ve tekrardan bana hediye yollayacağını söyledi. Daha sonra hediyeleri kargoya verdiğini söylemişti ama ben pek inanmamıştım. Ama bir umut bekliyordum. 2 hafta gelmeyince kesin beni kandırdı diye düşünürken aniden geldi. Çok güzel bir paket yollamış, gerçekten şaşırdım. Ben de ona güzel bir paket hazırlayacağım inşallah! :)


Sonra ki paketim. Bu bir oppadan geldi. ^^ Bana Kore kültürü hakkında çok yardımcı oldu. Tam 3 kiloluk koca bir paket. Bu paketi  arkadaşlarımla da paylaştım... Koca kutunun ardından hiç bir şey kalmadı, çok fazla dağıttım. Fotoğrafta belli olmasa da kocaman bir paket. Her paketin içinde 5-10-20li adetlerde yiyecekler filan var. İçinde üstte de gördüğünüz 9'lu yosun var. Tadı tam anlamıyla berbat. Bir paketin içinde 20 adet kadar var ki ben bir tane bile yiyemedim. Geriye kalan 8 paketi de dağıttım yine. :D Bu paket için de çok memnunum. Bir türlü cevaplayamadım bu kutuyu, en kısa zamanda cevaplayacağım. Teşekkürler Sunbae! ^o^




Bir sonraki paketim. :D Ben koyacak paketim kalmadı sanmıştım, üstteki son sanmıştım ama bunlar da varmış. ^^ 3. paketimi yollayan arkadaşımın ikinci paketi. Yine bir Yosun vakası! Yiyemeyeceğini bildiğim için Kore fanı bir arkadaşıma yollamak için söz verdim. Bu arkadaş zarfla hediye yollamakta ısrarcı. :D Ama çok tatlı ya. Fotoğrafı gördünüz mü? Nasıl sevimli bir kız. 2 tane olan bisküvinin içinde domuz yağı olduğunu öğrendiğim için çöpe atmak zorunda kaldım. Bye Bye. :D Yine minnettarım.



Ne hoş bir paket! 4. paketi yollayan arkadaşım yolladı. Şimdiye kadar ki en güzel paketim mi ne? Yiyecek ağırlıklı olmadığı için çok memnunum. :) İçinde çok hoş şeyler var. Çiçekli diş fırçasını görmüşsünüzdür sol alt köşede, o kadar sevimli ki. :) Beast fanı değilim ama arkadaşım Beast fanı olduğundan bana onların post card setini yollamış. El kremi var, mis gibi koyuyor. Pembe paketin için de 5 tane yüz maskesi var, bir tane de poşetin dışında var.  En önemlisi ise saç kremi. 3 ay kalıcı bir düzleştirici krem. Kremin yarısını saçıma uyguladım, ama bir hatam yüzünden saçım düzleşmedi malesef. Geri kalanını bir iki ay sonra kullanacağım. Turuncu paketteki ise Teokbokkili cips. Tadı güzel değildi; yiyemedim. Zaten Kore'nin neyini yiyebiliyorum ki. Neyse... Velhasıl kelam bu son paketimdi. Daha uzun bir süre mektuplaşmam heralde. Bu sene lisede son senem olduğundan yoğun olacağım, bir süre buralarla ilgilenem... Neyse. :D Teşekkürler canım canım arkadaşım! :*


*Güncellenmiştir.*

~~~

Bence herkes en azından bir kez mektuplaşmalı. Baştan uyarayım, biraz maliyetli ama paha biçilemez. ^^
Eminim hepinizin kafasında bir çok soru var onları cevaplayayım.

*** NOT: Arkadaşlar lütfen ''Beni arkadaşınla tanıştırır mısın?'' gibi yorumlar yapmayın. Sizi onlara yönlendiremem, ancak ve ancak arkadaş bulmada yardımcı olabilirim. Lütfen arkadaş bulmak için emek harcayın ve sabırlı olun! :)


Kalem arkadaşı bulmak için ne yapmalıyız?
interpal.net , hipenpal.com, pen-pal.net gibi kalem arkadaşlığı sitelerine üye olup, gördüğünüz Korelilere mesaj atın. Onları fazla sıkmayın, ama peşlerini de bırakmayın.

Mektubu ne kadara nereden yollarım?
PTT'den küçük paket aracılığıyla yollayabilirsiniz. Paketin ağırlığına göre fiyat değişecektir. 200-400 gr.lık bir paketi 15 lira kadar fiyata yollayabilirsiniz.

Adresimi nasıl vermeliyim, nasıl almalıyım?
Adresinizi arkadaşınıza İngilizce olarak veriniz. (Atatürk Street, Salkım Building tarzında.)
Arkadaşınızdan onun adresini İngilizce olarak isteyiniz.

Gelen yiyecekleri yiyebilir miyim? Ya domuz ürünleri varsa?
Arkadaşınıza dinimiz gereği asla domuz ürünleri yiyemeyeceğimizi, gönderdiği ürünlerin içeriği kesinlikle kontrol etmesi gerektiğini söyleyin. Bunu belirttiğiniz halde içiniz rahat etmiyorsa ürünlerin içeriği okuyarak kontrol edin ya da yemeyin. Tereddüt etmemek için yiyecek yollamamasını, farklı şeyler yollamasını da söyleyebilirsiniz. 
Yeni bir yazı da görüşmek dileğiyle, umarım sıkılmadan okumuşsunuzdur. Kendinize iyi bakın! :)